Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Bizim derdimiz, sektör, sivil toplum ve diğer paydaşlarımızla beraber yükseköğretim alanında ihtiyacı duyulan üst niteliklere sahip personel ile mesleğe kısa zamanda intisap eden mezunlarımızın niteliklerini artırmak, çağın gerektirdiği yeni becerileri ve yetenekleri bu nesillerimize kazandırmak.” dedi.
YÖK’te düzenlenen “Meslek Yüksekokullarının (MYO) Mevcut Durumu ve Mesleki Eğitimin Geleceği Çalıştayı”na katılan Özvar, MYO’ları, ülkenin kalkınma hedeflerine hizmet eden yapıya kavuşturmak için çalışmalara kararlılıkla devam ettiklerini vurguladı.
Özvar, çalıştayın, MYO’ların daha güçlü bir geleceğe hazırlanmasında önemli katkılar sağlayacağını ve ekonomik kalkınmanın temel dinamiklerinden biri olduğunu ifade etti.
Bu kurumların iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirerek hem ekonomik büyümeye hem de toplumsal refaha ciddi katkı sunduğunu aktaran Özvar, Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusunun stratejik bir avantaj olduğunu ve bu potansiyeli en verimli şekilde kullanmayı hedeflediklerini belirtti.
Özvar, “Bu bağlamda, meslek yüksekokullarımızın eğitim kalitesini artırmak, iş dünyasıyla daha güçlü işbirlikleri geliştirmek ve mezunlarımızın istihdam edilebilirlik oranlarını yükseltmek temel amaçlarımız arasında yer almaktadır.” diye konuştu.
“Yeni beceri setleri gerektiren alanlara yönelik programlar tasarlamaktayız”
YÖK Başkanı Özvar, kurul olarak istihdamla doğrudan ilişkilendirilebilen programların açılmasına ve mevcut programların sektörel ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenmesine büyük önem verdiklerini bildirdi.
Hedeflerinin her bir MYO’nun bölgesel ve sektörel ihtiyaçlara duyarlı, istihdamı önceleyen ve sürdürülebilir mesleki eğitim modeliyle faaliyet göstermesi olduğuna dikkati çeken Özvar, şöyle devam etti:
“Yükseköğretim sistemimizin dinamizmini koruyabilmesi, sürekli değişen iş gücü piyasası ve sektör ihtiyaçlarına uyum sağlama kapasitesine bağlıdır. Bu nedenle, meslek yüksekokullarımızda işlevini kaybetmiş, mezunlarının istihdam oranları düşük olan veya artık sektör tarafından talep edilmeyen programların gözden geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. YÖK olarak, bu tür programların ya kapatılması ya da güncel ihtiyaçlara uygun şekilde dönüştürülmesi için stratejik bir süreç başlatmış bulunuyoruz. Bu kapsamda, sektör temsilcilerinin ve ilgili kurumların görüşleri alınarak, yeni beceri setleri gerektiren alanlara yönelik programlar tasarlamaktayız. Amacımız, kaynakları daha etkin kullanarak öğrencilerimize ve topluma fayda sağlayacak nitelikli programlarla meslek yüksekokullarımızı geleceğe hazırlamaktır.”
“Yeni üniversiteleri ve programları ilan edeceğiz”
Özvar, geçen yıl 20 üniversitede 72 yeni ön lisans ve lisans programı açtıklarını hatırlatarak, üniversite adaylarının bu bölümlere büyük ilgi gösterdiği ve yüzde 100’lük doluluk oranına ulaştığı bilgisini verdi.
İlerleyen dönemde bu tür programların sayısını daha da artırmayı hedeflerini dile getiren Özvar, “Nitekim, geçtiğimiz günlerde üniversitelerimizle yaptığımız değerlendirmeler neticesinde, yapay zeka ve bilişim tabanlı programlara sahip üniversite sayısını 70’e çıkarma yönünde bir karar aldık. En kısa sürede çalışmalarımızı tamamlayarak yeni üniversiteleri ve programları ilan edeceğiz. Bu programlar arasında yine çok sayıda ön lisans programı yer alacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Yeşil dönüşümle ilgili yeni programlar üzerinde çalışıyoruz”
Prof. Dr. Erol Özvar, yakın zamanda Sağlık Bakanlığı yetkilileri, akademisyenler, sivil toplum ve sağlık sektörü temsilcilerinin katılımıyla “Sağlıkta Dijitalleşme” başlıklı bir çalıştay düzenlediklerini anımsattı.
Bu çalıştayın başlıca hedefinin Sağlık Bakanlığıyla işbirliği içinde sağlık eğitiminde dijitalleşmeyi sağlama, istihdama duyarlı ve sektörle uyumlu eğitim modelini ortaya çıkarma yönünde bir yol haritası belirlemek olduğunu belirten Özvar, şunları söyledi:
“Bu kapsamda tıp, eczacılık ve diş hekimliği gibi programlar dışında yeni programlar açılması veya mevcut programların dönüştürülmesine yönelik Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak bir çalışma yürüteceğiz. Burada meslek yüksekokullarına yönelik düzenlemeler özellikle ön planda olacaktır. İstihdama duyarlı programlar kapsamında sağlıkla birlikte tarımda dijital teknolojiler ve yeşil dönüşümle ilgili insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için de yeni programlar üzerinde çalışıyoruz.”
“Eylem planı hazırlayacağız”
Özvar, MYO’ların hem yerel hem de ulusal ekonomiye daha fazla katkı sunmasını hedeflediklerini, bu amaçla iş gücü piyasasının ihtiyaçlarını izlediklerini vurguladı.
Bu kapsamda müfredatları da güncel tutmayı önemsediklerine işaret eden Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sektör temsilcileriyle yapılan toplantılar ve işbirliği protokolleri sayesinde iş dünyasının taleplerine hızlı bir şekilde yanıt verebilen bir mesleki eğitim modeli oluşturmayı amaçlıyoruz. Bugün tanıtılacak olan ‘Meslek Yüksekokulları Mevcut Durum Analizi ve Mesleki Eğitim Yol Haritası Raporu’, yükseköğretim sistemimizin stratejik hedeflerine ulaşmasında önemli bir rehber olacaktır. Bu raporda, meslek yüksekokullarımızın tarihçesinden mevcut yapısına, mezunların istihdam oranlarından uygulamalı eğitim modellerine kadar birçok konu detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Raporda dikkat çeken bir diğer husus da dijital ve yeşil dönüşüm gibi çağın gerektirdiği değişimlere uyum sağlama kapasitemizdir. Geleceğin mesleklerinde istihdam edilecek nitelikli insan kaynağını yetiştirmek, ancak bu dönüşümlere uygun eğitim modelleri geliştirerek mümkün olacaktır. Raporun sunduğu veriler ve analizler ışığında, yol haritamızı somut adımlarla destekleyecek bir eylem planı hazırlayacağız.”
“Sektör temsilcilerinin taşın altına elini koyması gerekmektedir”
YÖK Başkanı Özvar, organize sanayi bölgelerinde (OSB) kurulan MYO’ların, üniversite-sektör işbirliğinin en somut ve etkili uygulamalarından birisi olduğunu bildirdi.
Bu okullarda eğitim alan öğrencilerin eğitimlerinin belirli dönemlerini sanayi kuruluşlarında staj ve uygulamada geçirdiğini belirten Özvar, OSB-MYO mezunlarının iş bulma oranının yüzde 78 gibi yüksek seviyelerde gerçekleşmesinin bu modelin istihdam açısından son derece etkili olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti.
OSB-MYO’ların işleyişinde dikkat ettikleri bazı unsurların olduğunu ifade eden Özvar, “Öncelikle, bu okulların açılacağı yerler belirlenirken ilgili bölgede faaliyet gösteren sanayi sektörlerinin çeşitliliği ve iş gücü ihtiyaçları detaylı analizlere tabi tutulmaktadır. Bölgenin ekonomisine uygun programların açılması sağlanmakta ve müfredatlar, işletmelerin geri bildirimleriyle sürekli olarak güncellenmektedir.” dedi.
Özvar, bu modelin daha fazla yaygınlaştırılmasını ve Türkiye genelinde sanayi ile eğitimi bütünleştiren bir yapının kurulmasını hedeflediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“YÖK, STK’ler ve paydaşlarımızın çabaları yetmez, en az bu çaba kadar sektör temsilcilerinin yani imalatın, hizmetin, ticaretin içinde bulunan temsilcilerin de taşın altına elini koyması gerekmektedir. Bu tek taraflı çözülecek bir mesele değildir. Bu açıdan hem sektör temsilcileri hem de eğitim tarafında kalan bütün temsilcilerin tam bir işbirliği içerisinde ortak hedef doğrultusunda hareket etmesi, bu ülkenin ekonomik kalkınmasında ihtiyaç duyulan gerek nitelikli personelin gerekse ara eleman ihtiyacının karşılanmasında doğrudan etkili olacak. Bizim derdimiz sektör, sivil toplum ve diğer paydaşlarımızla beraber yükseköğretim alanında ihtiyacı duyulan üst niteliklere sahip personel ile mesleğe kısa zamanda intisap eden mezunlarımızın niteliklerini artırmak, çağın gerektirdiği yeni becerileri ve yetenekleri, bu nesillerimize kazandırmak.”
More Stories
Şişecam’dan BIPV Çözümü ile Yenilikçi Adım
ABD’li finans devinden faizde fren tavsiyesi
Otomotiv İhracatta İlk Sırada